7.MEKTUP

Yedinci Mektup: Hz. Muhammed (S.A.V) 'ın Güzel Ahlakı
Arpç... Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla. 17/44- Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dâima üzerinize olsun.AZİZ kardeşlerim,Bana söylemek üzere Şamlı Hâfıza iki şey demişsiniz:Birincisi: “Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın Zeyneb ile evlenmesi, eski zaman münafıkları gibi yeni zamanın inançsızlarını dahi tenkide sebep buluyorlar; nefsanî, şehvetle ilgili, kabul ediyorlar” diyorsunuz.Elcevap: Yüz bin defa hâşâ ve kellâ! O yüksek namus sahibine şöyle pest şüphelerin eli yetişmez. Evet, on beş yaşından kırk yaşına kadar, hareretli duyguların coşması sırasında ve nefsin heveslerinin alevlendiği zamanda, dost ve düşmanın ittifakıyla tam ve eksiksiz bir iffet ve namusluluk ve hata ve günahlardan tamamıyla uzak Haticetü’l-Kübrâ (r.a.) gibi ihtiyarca birtek kadınla yetinme ve kanaat eden bir zâtın, kırktan sonra, yani hareretli duyguların durduğu sırada ve nefsin heveslerinin sükûneti zamanında çok evlilik ve evlilikler, zorunlu olarak ve ap açık bir şekilde, nefsanî olmadığını ve başka ehemmiyetli hikmetlere dayandığını , zerre kadar insafı olana ispat eder bir delildir.O hikmetlerden birisi şudur ki: Zât-ı Risaletin sözleri gibi, işler ve haller ve tavırlar ve harekâtı dahi şeriat ve dinin kaynakları ve şeriattır ve hükümlerin kaynaklarıdır. Görünürdeki taraf Sahabeler taşıyıcı oldukları gibi, hususî dairesindeki gizli hallerinden görünen dinin sırları ve şeriatın hükümlerinin taşıyıcıları ve rivayet edenleri de Peygamber Efendimizin (a.s.m.) iffetli, mübarek hanımları ve bilfiil o vazifeyi ifa yerine getirmişlerdir.Sırlar ve dinin hükümlerinin hemen yarısı, belki onlardan geliyor. Demek bu büyük vazifeye, birçok ve yatatılışca çeşitli Peygamber Efendimizin (a.s.m.) iffetli, mübarek hanımları lâzımdır.Gelelim Hazret-i Zeyneb’in evliliğine : Yirmi Beşinci Sözün Birinci Şulesinin Üçüncü Şuaının misallerinden olan 33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir. âyetine dair şöyle yazılmış ki, insanların derecelerine göre birtek âyet, çeşitli yönlere, herbir tabakanın kavrayışına göre bir mânâ ifade ediyor. Bir tabakanın şu âyetten anlayış konusunda payına düşen şudur ki:Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın hizmetkârı veya “Oğlum” hitabına mazhar olan Zeyd (r.a.), doğru olan rivayetle itirafına binaen, izzetli zevcesini kendine mânen denk, bulmadığı için boşanmış. Yani, Hazret-i Zeyneb, başka yüksek bir ahlâkta yaratılmış ve bir peygambere zevce olacak fıtratta olduğunu, Zeyd ferâsetle hissetmiş. Ve kendisini ona eş olacak fıtratta kendine denk bulmadığından, mânevî uyuşmazlığa sebebiyet verdiği için boşanmış. Allah’ın emriyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm almış. Yani, arpç... Ahzâb Sûresi, 33:37. “... Biz onu seninle evlendirdik” işaretiyle, o nikâh bir akd-i semâvî(İlâhî akit; Hz. Zeyneb’i, Peygamberimize (a.s.m.) Cenâb-ı Hakkın nikâhlaması) olduğuna, harikulâde ve örf ve görünürdeki uygulamaların üstünde, sırf kaderin hükmüyledir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o hükm-ü kadere inkıyad göstermiştir ve mecbur olmuştur; nefis arzusuyla değildir.Şu kader hükmünün de ehemmiyetli bir şeriatın hükmünün ve mühim bir genel gaye ve faydanın ve kapsamlı bir genel fayda ve yararı kapsayan arpç... Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. Ahzâb Sûresi, 33:37. âyet-i kerimesinin işaretiyle, büyüklerin küçüklere “oğlum” demeleri, zıhar (bir kişinin, kendi hanımını, annesi gibi evlenmesi ) meseleleri gibi, yani karısına “Anam gibisin” dese haram olduğu gibi değildir ki, ahkâm onunla değişsin. Hem büyüklerin raiyetlerine ve peygamberlerin ümmetlerine pederâne nazar ve hitapları, peygamberlik görevi itibarıyladır; insan şahsiyeti itibarıyla değildir ki, onlardan zevce almak uygun düşmesin.İkinci bir tabakanın anlayış konusunda payına düşen şudur ki: Bir büyük âmir, raiyetine babaya yakışır şekilde bir şefkatle bakar. Eğer o âmir, görüneni ve görünmeyeni bir padişah-ı ruhanî olsa, merhameti pederin yüz defa şefkatinden ileri gittiği için, raiyetinin fertleri , onun hakikî evlâdı gibi, ona babaya yakışır şekilde nazarıyla bakarlar. Babaya yakışır şekilde nazarı ise, zevc(eş) nazarına inkılâp edemediğinden ve kız nazarı da zevce nazarına kolayca değişmediğinden; kamuoyunda, Peygamberin, mü’minlerin kızlarını alması şu sırra uygun gelmediği için, Kur’ân o vehmi def maksadıyla der:“Peygamber, rahmet-i İlâhiye hesabıyla size şefkat eder, babaya yakışır şekilde muamele eder. Ve risalet namına siz onun evlâdı gibisiniz. Fakat insan olma özelliği itibarıyla babaya yakışır şekilde değildir ki, sizden hanım alması uygun düşmesin. Ve sizlere ‘Oğlum’ dese, şeriatın hükümleri itibarıyla siz onun evlâdı olamazsınız.” Said Nursî Arpç..Bâkî olan sadece Odur.