15.LEMA

Birinci Makam: Hayal Vehim

17/44- ...O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur...

AZİZ kardeşim, SENİN BİRİNCİ SUALİN ki, “Sahabeler velîlik bakışıyla fesatçıları neden keşfedemediler? Tâ, dört büyük halifenin üçünün şehitliği netice verdi. Halbuki, küçük Sahabelere, büyük velîlerden daha büyük deniliyor.” Elcevap: Bunda iki makam var. Birinci Makam Dakik bir velilik sırrı beyanıyla sual halledilir. Şöyle ki: Sahabelerin velâyeti, en büyük velîlik denilen, peygamberin vârisliğinden gelen, geçit tarikine uğramayarak, doğrudan doğruya zâhirden hakikate geçip Allah’ın kula olan yakınlığının ortaya çıktığı bir velâyettir ki, o velâyet yolu, gayet kısa olduğu halde gayet yüksektir. Harikaları az, fakat üstünlüğü çoktur. Kalp gözüyle görme ve keramet orada az görünür. Hem evliyanın kerametleri ise, çoğunluğu kendi isteğiyle tercih etmedir. Ummadığı yerden, İlâhî ikram olarak bir harika ondan zuhur eder. Bu keşif ve kerametlerin çoğunluğu da, mânevî yolculuk zamanında maneviyata götüren yol perdesinden geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece soyutlanmaya âdete aykırı hallere mazhar olurlar. Sahabeler ise, Peygamberimizin (a.s.m.) sohbetinin yansımasıyla ve çekiciliğiyle ve iksiriyle, tarîkatteki manevi yolculukla büyük daireyi açmaya mecbur değildirler. Bir kademde ve bir sohbette, zâhirden hakikate geçebilirler. Meselâ, nasıl ki dün geceki Kadir gecesine ulaşmak için iki yol var: Biri, bir sene gezip dolaşıp tâ o geceye gelmektir. Bu yakınlık kazanmak için bir sene mesafeyi aşmak lâzımdır. Şu ise, manevi yolculuğa çıkanın mesleğidir ki, ehl-i maneviyata götüren yol in çoğu bununla gider. İkincisi, zamanla mukayyet olan beden örtüsünden sıyrılmayla ruhen yükselip, dün geceki kadir gecesini öbür gün bayram gecesi ile beraber, bugünkü gibi hazır görmektir. Çünkü ruh zamanla sınırlı değil. İnsan hissiyatı ruh derecesine çıktığı vakit, o hazır zaman genişler; başkalarına nisbeten mazi ve gelecek olan vakitler, ona nisbeten hazır hükmündedir. İşte bu temsile göre, dün geceki Kadir Gecesinden geçmek için, ruh mertebesine çıkıp maziyi hazır derecesinde görmektir. Şu anlaşılması zor sırrın esası, İlâhî yakınlığın ortaya çıkmasıdır. Meselâ, güneş bize yakındır; çünkü ışığı, harareti ve misali aynamızda ve elimizdedir. Fakat biz ondan uzağız. Eğer biz nuraniyet noktasında onun ilahi yakınlığını hissetsek, aynamızdaki misalî olan timsaline münasebetimizi anlasak, o vasıtayla onu tanısak; ışığı, harareti, heyeti ne olduğunu bilsek, onun yakınlığı bize ulaşır ve yakınımızda onu tanıyıp bağlantılı oluruz. Eğer biz bu’diyetimiz bakış açısıyla ona yakınlaşmak ve tanımak istesek, pek çok fikren dolaşma ve aklın yol tutmasına mecbur oluruz ki, bilimsel kanunlarile fikren göğe çıkıp gökteki güneşi tasavvur ederek, sonra mahiyetindeki ışık ve harareti ve ışığındaki yedi renk uzun uzadıya bilimsel araştırma ve incelemeler ile anladıktan sonra, birinci adamın kendi aynasında az bir tefekkürle elde ettiği mânevî yakınlığı ancak elde edebiliriz.İşte şu temsil gibi, peygamberin vârisliği ve Cenâb-ı Hakkın varlıklara olan yakınlığının sırrı ortaya çıkar. Diğer velîlik usulleri ise, çoğunluğu yakınlık esası üzerine gider, birçok derecede mânevî yolculuğa mecbur olur.